Estacion de Mendez Alvero'dan başlayan Madrid-Granada yolculugu başlamıştı.Ögrendigime göre yolculuk yaklaşık 4 saat sürecekti.Şehrin banliyölerini geçtikten sonra etrafta tarlalalar ve kısım kısım zeytin ağaçları ve turunçgiller görünmeye başladı.Yolculuğun yarısından sonra bu zeytin ağaçları kmlerce uzanmaya başladı.Zeytin ağacı o kadar çok ki her yerde vardı.Adamların zeytin yağında dünyada önde gelmesi herhalde bundan olsa gerek.
Yolculuk ilerlerken bir yandanda çokça rüzgar panelleri görmek mümkün.Anlaşılan rüzgar işi sadece Cervantes'in mükemmel bir uslubla anlattığı Don Kişot adlı kitabındaki yel değirmenleri ile sınırlı kalmamış.İspanyollar bu hazineyi iyi değerlendirmişe benziyor.
Otobüs ilerlerken ben bir muavin vs. bekliyorum.su filan verecek ama nafile ümitlerim suya düşüyor.
Aynı bizim buradaki 1-2 saatlik köy yolculugu gibi.İspanya bu hizmet hususunda geri kalmışa benziyor....
Gözünü sevdigim ülkemde hizmet 1 numara...(Artık muavinlere laf yok .kaybedince anlıyorsun degerlerini...)
Uzaktan Granada amblemi gözükmeye başladı ve nar ağaçlarıda tabi.
Nar ağacı derken İspanya'ya gelmeden önce araştırmıştım.Granada'nın anlamı nar demekmiş.
Şehir sınırından geçerken nüfusunda 234 000 oldugunu görebiliyorsunuz.
Nar şehrine,Gırnata'ya Endülüsün bir dönem başkentlğini yaptığı son kaleye giriş yapmıştım.
Son durak ve ilk izlenimler....
:))
YanıtlaSil