Amerika-New York I
Amerika seyahetim de sizlere bilgi deposu diye adlandırabileceğim bir yeri,Amerikanın en büyük 3. halk kütüphanesi olan New York Halk Kütüphanesinden bahsederek başlayabilirim.Burası konum olarak bir çok ulaşım güzergahının yakınında olmakla beraber aynı zamanda ziyaretçilerine tarihi bir gezi fırsatı sunuyor. 1895 yılında kurulan kütüphane de öğrenciler ve göçmenler için eğitim imkanı da var.300.000'den fazla e-kitap, kitap severlerin beğenisine sunuluyor.Bir çok kişiyi içerideki müthiş resimlerin eşliğinde , o günün gazetesini yada sevdiği bir dergiyi okurken görebilirsiniz.Bu ambiyansa o kadar alışılmış ki yerini hiç terk etmeyen saatlerce çalışan ne zaman gitsem kesin gördüğüm,görevliler çıkın demeden çıkmayan bireyler de yok değil.Sonuçta sandelye sayısı belirli.Arz talep:)Bu binaya yakın diğer iki binada da yoğunluk çok fazla.Oralarda özellikle kış aylarında, evsizlerin vazgeçilmez noktası.Kütüphane öğrencilere part time çalışarak kitapların ve gazetelerin düzeni ile uğraşıp para kazanma imkanıda sağlıyor.Bu güzel kütüphanenin yanına harika çok işlevli bir park yapılmış.Gökdelenlerin arasında nefes alınabilecek hiç de sıkıcı olmayan güzel bir park var;Bryant Park. Park 39.000 m²'lik yüz ölçümüne sahip.Alan 1686 yılında Thomas Dongon tarafından tasarlanmış.Bir çok aşamadan sonra Londra'daki Hyde Park daki Crsital Palace'dan ilham alınarak bir bina inşa edilmiş ancak 1858 yılında yanmış.İç savaşın ardından ve 1884'de, Resorvoir Square ismini ünlü romantik şair William Cullen Bryant'dan alarak değişmiş.John Merven Carrere ve Thomas Hastings adlı iki mimar tarafından kütüphane ve alan 1911 yılında tamamlanmış.Park alanı o tarihten itibaren bir çok değişiklik geçirip bugünkü modern halini almış.
Park alanının çeperleri senenin belirli tarihlerinde stand olarak kiraya veriliyor.Buralarda kahve satan bir çok işletme var.Alanın bütünü kışın buz pateni pistine çevirilerek kullanım oranı arttırılıyor.Aynı sistem Franfurt'ta da mevcut.Burası parkdan öte çok şeyi ifade ediyor.Park tanımı bu olmalı dedirtiyor.Canlılığı hiç bitmiyor.Belirli zamanlarda giderseniz satranç turnuvası yapan bir çok kişiyi görebilirsiniz.Parkın bir web sitesi de mevcut.Parkda sandelyesinden tutunda çöp kutusuna kadar parka özgü tasarımlar mevcut.Markalaşma dediğimiz hadise burada oldukça göze çarpıyor.Mevsime özgü birbirinden farklı rengarenk o güzel çiçekleri de unutmamak gerekir.Yıllık 1000 tane aktivite imkanı sunan parkı mutlaka görün derim.
MOZAİK DÜNYASI
Küçük ,birbirinden farklı üç boyultlu parçaları bir yüzey üzerinde yanyana getirerek resim oluşturma tekniğine ve ortaya çıkan esere mozaik denir.
İlk olarak Sümerliler tarafından evlerinin duvarlarına batırdıkları çömlek parçalrıyla oluşturulan bu teknik,günümüzde iki biçimde uygulanmaktadır.
Genelde çimentodan oluşan zemin malzeme üzerine parçacıkları batırmak
Tutkalla yapıştırılmış parçaların arasına sıva dökmek
Parçacık olarak ise seramikten metale, ahşaptan cama kadar çok çeşitte, şekilde ve büyüklükte malzeme bir arada kullanılabilmektedir.
Mozaik denince akla Roma İmparatorluğu zamanında tasarlanan eserler gelir. Daha çok şehir kaldırımlarında, meydanlarda, ev avlularında kullanılan, seramikten yapılmış bu mozaiklerin parçaları birkaç milimetre kadar küçük olabilmektedir.Gaziantep Arkeoloji Müzesinde bulunan ve Zeugma antik şehrindeki villalardan çıkarılan mozaikler bu dönem eserlerinin en güzel örnekleri arasındadır. Hatay'ın Antakya ilçesi de Roma dönemine ait seçkin bir mozaik koleksiyonu barındırır.
Duvar ve tavan mozaikleri konusunda uzmanlaşan Bizanslılar ise parçacık olarak İtalya'da üretilen ve kalın, renkli camdan oluşan plakalar kullanmakla ünlüdürler. Bu dönemde, camlar, ışığı daha iyi yönlendirebilmek için farklı açılarda, ve sıvasız olarak yerleştirildi. Bazı desenlerde, camların arkasına gümüş ya da altın yapraklar yapıştırıldı. Daha çok dini görüntüler betimleyen Roma mozaiklerinin aksine Bizanslılar aristokrasinin de mozaiklerini oluşturdular.
İslam kültürü ise mozaik desenlerine getirdiği matematiksel zenginlikle ünlüdür. Yer yer cam küpler ve taşlar kullanılmış olsa da, İslami eserlerde, genelde, desen için özellikle üretilmiş, daha sonra, kenarları elde zimparalanarak boşluksuz yanyana oturacak şekle sokulmuş çini plakalar kullanılmıştır
Antoni Gaudi, Guell Parkındaki koltukları mozaikle kaplayarak tekniğe yeni bir uygulama kanalı açmıştır. Bu mozaikler, farklı amaçlarla oluşturulmuş seramik ürünlerin yeniden düzenlenmesiyle meydana geldikleri icin kolaj tekniginin ilk örneği olarak da gösterilebilir. Gaudi'nin uyguladığı seramik kaplama tekniğinin özgün adı "trencadis" tir ve Katalanca bir sözcüktür. Kullanılmayacağı, bir işe yaramayacağı varsayılan seramik ve cam parçalarıyla bir binanın giydirilmesidir. Aralarında Chagall ve Picasso'nun bulunduğu birçok modern sanatçı da eserlerini mozaik şeklinde ortaya koymuş, mozaik eserlerin konularına zenginlik katmışlardır. Günümüzde mozaikler mobilya dekorasyonundan yer kaplamalarına, bina kaplamalarından oda bölmelerine kadar birçok farklı yerde kullanılmaktadır. Konular soyut kavramlardan hiperrealist portrelere kadar çeşitlilik kazanmıştır.
Mozaiklerin farklı mimari tasarımlarda kullanılması eserlerin kalitesini arttıracaktır.